Ekonomik zorluklar konkordato başvurularını artırırken, Av. Ayten Hiçyılmaz konkordatonun doğru yönetildiğinde şirketler için stratejik bir yeniden doğuş planına dönüşebileceğini söylüyor.
Ekonomik belirsizliklerin ve finansal daralmaların yoğunlaştığı 2024’te, Türkiye’de konkordato başvurularında ciddi bir artış yaşanıyor. Yılın ilk dört ayında yapılan başvurular, önceki yılların toplamlarını geride bırakmış durumda. Bu süreçte dikkat çeken önemli isimlerden biri de konkordato davalarında başarılı sonuçlarıyla bilinen Avukat Ayten Hiçyılmaz. Kendisi, konkordatonun sadece bir “koruma mekanizması” değil, doğru yönetildiğinde bir stratejik fırsata dönüşebileceğini vurguluyor.
KONKORDATO: SADECE KORUNMAK DEĞİL, YENİDEN YAPILANMAKTIR
Toplumda konkordato genellikle “iflasın hemen öncesindeki çıkmaz sokak” gibi algılansa da, Av. Hiçyılmaz bu görüşe katılmıyor. Ona göre konkordato, bir iflas sinyali değil; şirketin sürdürülebilirliğini sağlamak adına atılmış stratejik bir adımdır. “Konkordato başvurusunu yalnızca zaman kazanma çabası olarak görmek yanıltıcı olur” diyen Hiçyılmaz, sürecin aslında şirketlerin faaliyetlerini yeniden yapılandırma ve güçlenerek yola devam etme fırsatı sunduğunu belirtiyor.
Avukat Ayten Hiçyılmaz
DOĞRU YÖNETİLEN SÜREÇLER GÜÇLÜ DÖNÜŞLERE KAPI AÇAR
Hiçyılmaz’a göre konkordato, başarılı bir şekilde yürütüldüğünde şirketlere üç temel fayda sağlar: Öncelikle, zamansal bir rahatlama sunar; ani iflas baskısını ortadan kaldırır. İkinci olarak, şirketin iç yapısını yeniden düzenleme şansı yaratır. Gereksiz giderlerin azaltılması ve organizasyonel iyileştirme bu dönemde yapılabilir. Üçüncü ve en önemlisi, piyasalara “kontrollü toparlanma” mesajı verilmesidir. Bu mesajın güven tazeleyici etkisi, şirketin alacaklılarıyla ilişkisini yeniden inşa etmesini kolaylaştırır.
BAŞARININ ANAHTARI: ŞEFFAFLIK VE PROFESYONELLİK
Konkordato sürecinde başarının üç sacayağı bulunduğunu söyleyen Hiçyılmaz, bunları şöyle sıralıyor: “Şeffaflık, doğru planlama ve deneyimli bir danışmanlık kadrosu.” Sadece yasal süreci başlatmanın yeterli olmadığını vurgulayan Hiçyılmaz, sürecin teknik boyutunun yanı sıra finansal analiz, borç yönetimi ve nakit akışı projeksiyonlarının da detaylıca hazırlanması gerektiğini belirtiyor. “Biz bu süreci sadece hukuki değil, aynı zamanda işletme danışmanlığı olarak da ele alıyoruz” diyor.
GEÇ KALMAK EN BÜYÜK RİSK
Konkordato sürecinde sıkça karşılaşılan hataların başında sürecin son ana bırakılması geliyor. Hiçyılmaz’a göre, şirket sahipleri mali göstergelerde bozulma başlar başlamaz vakit kaybetmeden profesyonel destek almalı. Zira erken müdahale ile hazırlanacak etkili bir plan, hem şirketin ayakta kalmasını hem de borçlarının yapılandırılarak ödenmesini mümkün kılıyor.
BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ: YENİDEN DOĞUŞ MÜMKÜN
Hiçyılmaz’ın aktardığı örneklerden biri, 2022’de başlattıkları bir sanayi kuruluşuna ait konkordato süreci. 200 milyon TL’yi aşkın borcu bulunan şirket, satışlarını kaybetmiş ve piyasada güven sorunu yaşamaya başlamıştı. Ancak kapsamlı bir konkordato planı ve operasyonel yeniden yapılandırma ile üç yıl içinde borçların %70’i ödendi. Şirket, bugün hem iç pazarda hem de ihracatta büyüyerek yoluna devam ediyor.
ALACAKLILAR İÇİN DE AVANTAJLI
Av. Ayten Hiçyılmaz’ın altını çizdiği bir diğer önemli konu ise konkordatonun sadece borçlulara değil, alacaklılara da fayda sağlaması. “İyi hazırlanmış bir plan, alacaklıların tahsilat şansını artırır ve ticaretin sürekliliğini sağlar” diyerek sürecin her iki taraf için de kazan-kazan ilkesine dayanabileceğini belirtiyor.